15 Ekim 2009 Perşembe

Hamdolsun verdiğin nimete, sağlık ve afiyete...

Hamdolsun verdiğin nimete...

Daha ilkokul çağlarındayken öğrendiğimiz ama yorumlamaktan aciz kaldığımız bir gerçek var; insanlar yiyeceklerini kendileri yetiştirmeye yani tarım faaliyetine bundan 10.000 yıl önce başladılar. Daha önce avcı-toplayıcıydılar. Yani doğada kendi kendine biten bitkileri toplarlardı, kendi kendine üreyen ve yetişen hayvanları avlarlardı.

Bugün yediğimiz bitkilerin, hayvanların ve mantarların neredeyse tamamı bizim yapay seçim yolu ile evcil hale getirdiğimizi, ehlileştirdiğimiz türlerdir. Eğer insan yerleşiminden uzak, yaban hayatının hakim olduğu bir bölgeye giderseniz orada yiyecek bulmakta büyük güçlük çektiğinizi görürsünüz. İçecek temiz su bulmak bile zordur. Yabanda bizim alışkın olduğumuz ıslah edilmiş bitkiler, çiftlik hayvanları yoktur.

Yerleşim alanlarımız içinde bile besin olarak tükettiğimiz türlerin ataları olan yabani türleri görebilirsiniz. Örneğin Anadolu'da bir yol kenarında yabani buğday türlerini görebilirsiniz. Daha çelimsizdir, taneleri çok küçüktür, ama ıslah edilmiş buğday gibi insan bakımına muhtaç değildir. Benzer şekilde yabani bir elma ya da armut tatsız ve serttir. Yabani muzun çekirdekleri vardır.

Islah ettiğimizi türlere birkaç örnek vereyim,

Buğday; 10.000 yıl kadar önce Anadolu'da ıslah edildi ve tarımı yapılmaya başlandı. Bundan önce sadece vahşi türler vardı, bu türlerin en dolgunları nesiller boyu seçilerek yeterli dolgunluktaki taneler elde edildi.

Patates; 10.000 yıl kadar önce Şili Takımadalarında ıslah edildi ve tarımına başlandı. Avrupa'nın patatesle tanışması ise 1536 yılında oldu.

İnek; Neolitik dönemde (başlangıcı MÖ 9500) ıslah edilip çiftlik hayvanı olarak kullanılmaya başlandı. Bugün dünyada 1.3 milyar kadar büyük baş hayvan bizim kontrolümüz altında çiftliklerde yaşarlar. En iyi et verimi, en iyi süt verimi bakımından seçerek gereksinimlerimize göre nesilden nesile şekillendirdiğimiz bir canlıdır inek... Vahşi atalarına ve bugün yaşayan vahşi kuzenlerine göre çok farklıdır, bakımıza muhtaçtır.

Tavuk; 10.000 yıl kadar önce Vietnam'da evcilleştirilmiştir. 2003 yılında dünyada 23 milyar tavuk yaşamaktaydı. Bugün bu rakam sanıyorum çok daha büyüktür.

Teker teker tüm evcil türleri, ıslah edilmiş türleri yazmayacağım. Ana fikir bellidir; insanlar bundan 10.000 yıl önce Dünya'nın çeşitli yerlerinde kendi bilgi birikimleriyle deneyerek ve iyisini seçerek kendi nimetlerini kendileri yetiştirmeye başlamışlardır. Bundan önce yaşam daha çetindir, daha belirsizdir. Tarıma geçilmesi insanoğlunun en önemli dönüm noktalarından biridir. Tarımla birlikte yıldızlar artık göç eden, avlanan kabilelere yol göstermekle kalmamış takvimlerin de oluşturulmasında kullanılmıştır. Neolitik dönemin (Taş Devrinin son dönemi) insanları her ne kadar tarım konusunda büyük bir atılım yapmış olsalar da Güneş, Ay ve yıldızların ne olduklarını anlayamamışlardı. Güneş'in canlılık verdiğini anlamışlar ve büyük bir saygı duymuşlardı, yıldızları gökte sabit ışıklar, yol göstericiler olarak kutsallaştırmışlardı. O dönemde tarımla birlikte artan yerleşik yaşam, büyüyen insan toplulukları ve insanlar arası etkileşim organize göksel dinlerin de köklerinin atılmasını sağladı.

Ancak günümüze geldiğimizde bu organize dinlerin kökenlerinin unutulduğu gibi tarım öncesi yaşamın koşulları ve tarıma nasıl başlandığı unutuldu. Nimet gökten gelir sanıldı. Zamanla tek bir varlığa indirgenen ve herşeyin yaratıcısı kabul edilen bir tanrının bu nimetleri verdiği fikri baskın çıktı. Oysa ki nimeti veren Tanrı değildi, insan deneyerek kendi elde etmişti nimetleri.

İnsan son yüzyıl içinde bir atılım daha yaptı ve tarımı geleneksel halinde çıkarıp bilimsel bulgularını tarım alanında uyguladı. Önce tarımda makine kullanmaya başlayıp verimi arttırdı, sonra yapay gübrelerle (örneğin; azotlu gübreler) kullanımı ile verimi üst seviyeye çıkardı. Genetik müdahalelerle daha dayanıklı tarımsal bitkiler elde etmemiz mümkün oldu.

Kısaca nimeti tanrı vermedi, biz çabalayıp kendimiz aldık. Ama o aklı veren Tanrı'dır diyenler yazıyı sonuna kadar okusunlar. Yanıtı aşağıda.


Hamdolsun verdiğin sağlığa....

Bir kaç ay önce bir grafik hazırlayıp foruma eklemiştim. Dilerseniz önce o grafiği bir inceleyin.
Bundan 100 yıl önce insanlar için ortalama ömür beklentisi 35 yıl kadardı. Bugün bu değer gelişmiş ülkelerde 83 yıla kadar çıktı.

Gerek virüsler, bakteriler, mantarlar ve zooparazitler gerekse genetik bozukluklar ve embriyolojik süreçteki aksaklıklar yüzünden pekçok hastalığa yakalanıyoruz, hatta bu hastalıklar ile doğuyoruz. Son yüzyıl içerisinde hastalıklarla savaşımızda çok büyük ilerlemeler kaydettik. Bu ilerlemelerin tamamı bilimsel çalışmalar ile sağlandı. Gökten tedavi inmedi.

1300'lü yıllarda yaşanan Büyük Veba Salgınını düşünün. Avrupa nüfusunun neredeyse yarısını öldüren dehşet verici bir olay. O dönemde bu hastalıkla savaşacak hiçbir silahımız yoktu. Ölümden kaçış yoktu.

1918'de yaşanan Grip salgınında 20 ila 100 milyon insanın öldüğü tahmin ediliyor. O dönemdeki Dünya nüfusuna oranlarsanız bu muaazam bir rakam.

Daha bunun gibi pek çok salgın yaşadı insanlık... Hepsini yazmam mümkün değil. Wikipedia'daki listeyi inceleyin.

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_epidemics

Özetle, sağlık Tanrı'dan gelmiyor... Sağlık konusundaki ilerlemeleri bilimsel alanda çalışarak bir sağladık.

Hamdolsun verdiğin afiyete...

Günümüzde her 3.6 saniyede bir kişi açlıktan ölmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre halk sağlığına en büyük tehdit açlıktır. 2006 yılında 62 milyon kişi açlıktan ölmüştür. Dünya'daki açlık gerçeği ürkütücüdür. Afiyet veren bir tanrı yoktur. İnsanlar yardımlaşmak zorundadırlar. Kendileri afiyetle yerken aç insanları düşünmeyip, yarattığı her kulun rızkını veren bir tanrı olduğunu sanan ve kendilerini bununla teselli edenlerin insanlıkla alakaları yoktur.

Tıpkı bunda binlerce yıl önceki atalarımız gibi bugün fakir bölgelerde açlıkla savaşan insanların akıllarını kullanmaları içinde bulundukları zor durumdan kurtulmalarını sağlamaz.

Bilgi nesilden nesile birikir ve işe yarar hale gelir. Her nesilde taş üstüne taş koyulur. Bundan 10.000 yıl önce tarıma geçen atalarımız kendilerinden önceki nesillerin birikimlerini kullandılar.Kimse kendi kendine bir anda icat yapıp dertlerinden kurtulmadı.

---

Tanrı insana akıl verdi, bu gelişmeler bu sayede oldu diyen vicdansızlara yanıtım şudur; bundan 15.000 yıl önce avcı-toplayıcı yaşayan atalarımızda tıpkı bizim gibi insandı. Ancak onların doğurdukları her iki bebekten biri öldü. Onların çok çetin bir hayatı oldu, 20-25 yaşına kadar zor yaşadılar. 10.000 yıl önce tarıma geçince de tüm sorunlar bir anda çözülmedi. Hala da çözülmüş değil... Bugün Dünya'nın çeşitli yerlerinde sizin yaşadığınız rahat içinde yaşayamayanlar var. Onların bu noktadan sonra akıllarını kullanmaları da pek fayda etmiyor. Kuraklıkla, hastalıkla savaşarak geçiyor ömürler. Çoğunun ömrü kısacık oluyor.

---

Uzun lafın kısası "hamdolsun verdiğin nimete, sağlık ve afiyete..." diyeceğimiz Tanrı değil insanoğlunun birikimidir. Bu birikim bilimsel yöntem ile üst düzeye çıkmış sorunlarımıza sonuç veren çözümler üretmiştir.

Kuru kuruya "hamdolsun" demek yetmez... Bilgiyi, bilimi, bilimsel yöntemi ve bilimadamını el üstünde tutmak gerek.


Saygılar, sevgiler
Bilgehan

21 yorum:

  1. Tanrının olmadığı konusunda kesinlikle hemfikiriz. Üsteklik açık göstergeleri var bunun. Mesela insanları yaratan oysa onların zeka derecesini belirleyende odur.

    Nasıl bir tanrı bir insanın bu kadar zeki olup, bu kadar akıl dolu yazılar yazmasına izin verirdi ki kendisine inanmadığını açık açık söylediği halde.

    YanıtlaSil
  2. İşte bu kadar özgüveni yüksek bu kadar lütufkar ve bu kadar sabırlı bir yaratıcı ki senin bu fikrinden dolayı sana kapıları kapatmıyor. Aksi olsa ne olurdu bu seferde Allah insanın özgür iradesine saygı duymuyor kendi ne isterse onu düşündürüyor aksi düşünceye mensup zihinleri cezalandırıyor olurdu. Ama herkesin belirli bir mühlete kadar inanıp inanmama özgürlüğü vardır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bakış açın tamda 600 lü yılların cöl avaresi tarzında düşünmeye üşenen şekilde dostum kısa yoldan sığınacak bi kapı bulmanın nedenini düşünecek kadar geri kalmış bi beynin var. doğumundan şu yazıyı yazacak yasa gelene kadar ibadet ettiğin zamanı ve enerjiyi bilime harcamış olsaydın seni kütükten farklı kılan bi durumun olurdu. sen allahının sana öldükten sonra vereceği hurilerin hesabındasın cok belli kafanı insan olmaya veremiyorsun. her bayram sabahı cuma günü milyonlarca insan gibi acın elinizi istemeye devam edince bi yere geleceğinizi düşünmeniz akıl mantık bilim işi değil ya iki dk düşünün ...

      Sil
  3. @Adsız 23 Ekim 2009 Cuma 10:10:

    Bu yazıya bula bula bu yanıtı mı buldun? Çok düşündün mü bari?

    Allah, nimet felan vermiyor, sağlık vermiyor, afiyet vermiyor diyorum ve belgelendiriyorum. Sen hala tutup bu Arap putunun bize merhamet ettiğini, lütufta bulunduğunu söylüyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah nimet vermiyor sağlık vermiyor afiyet vermiyor ilginç siz sanırım yazıyı yazarken çok düşünmüşsünüz kendi kendine biten ekinlerden bahsetmişsiniz, ama düşünemediğiniz size normal gelen bize hiç bir zaman normal gelmeyecek olan allahın bir rahmeti var ortada. Tarlayı siz sürüyorsunuz, siz çapalıyorsunuz, siz ekiyorsunuz, siz gübreliyorsunuz, yağmuru kim yağdırıyor? onudamı siz yapıyorsunuz. O kadar aciz kullarız ki yağmur bile yağdıramıyoruz, siz yağdırıyorsanız orasını bilemem

      Sil
    2. Senin kadar cahil birini daha görmedim.

      Sil
  4. bu evrimci anlayış ne yapacağını ne diyeceğini şaşırdı sen git bakim marsa jüpitere hatta en yakın ay a ordada bu türleri ıslah edebilecekmisin Dünyayı insanın yaşamı için düzenleyen Allah'ın şanı ne yücedir. bide bunlar bilmediklerini spekülatif olarak işine geldikleri gibi kullanırlar sizin bulduğunuz fosillerin hepsi en fazla 30 yıl yaşamış olmalı tabi saçmalığın sonu yok. Bilimsel bilgi birikimle olur tabi.. tüm bu düzeni insanlık mı yaratmış hayır doğrusu insanlık bu düzeni en güzel şekilde kullanabilmiş olmalıdır. Sağlık verende Allah'tır şifa verende Allah'tır insanoğlu sadece sebebleri bulmuştur. bu sebebleri yaratanda Allah'tır dileseydi yaratmazdı.

    YanıtlaSil
  5. Olayı baya içli dışlı araştıran aklı selim bir kimse olduğumu düşünüyorum.

    Devamlı aklımda sorularla boğuşurum bu konuda, bunun için araştırma yaparım her iki görüşü anlamaya çalışırım. Bu konuları araştırmadan önce islam hakkında bilgim daha azdı ama islam hakkındaki bilgim bu araştırma sayesinde çoğaldı. Tarafsız olarak bu işle uğraşan biri olarak kendimi anlatmak istedim yazımda.

    Fakat az önce bu yazıyı okurken bir durumu hissettim. Neden her yerde bilimsel ve mantığa dayalı yazıların altına saçma sapan islam yorumları olmuştur ?

    Olaya objektif bakan birisi olarak düşünüyorum ki ateistler zeki ve akıllı kimseler.

    Müslümanlar ise çok zavallı görünen pozlar.

    Dininizi anladıktan sonra nasıl savunulacağını öğrenin de eğer haklı iseniz sizi anlayan zeki kimseler olsun.

    YanıtlaSil
  6. Allah a mı tapalım aklımıza mı?
    müslümanlar: Allah a, çünkü allah öyle istiyor.
    atesitler: aklımıza, çünkü aklımız öyle istiyor.

    YanıtlaSil
  7. Merhabalar...

    Nereden başlayacağımı bilemedim yazınıza yorum yazmaya. Galiba insanoğlunun yaratılmasından önce, ruhlar âlemine gidip oradan başlamak en iisi olacak.

    Ruhlar âleminde iken Allah yarattığı bütün ruhları toplayıp onlara bir soru sordu: Ben sizin tanrınız mıyım? Bu soruya kimi ruhlar "Evet, sen bizim tanrımızsın" diye cevap verirken kimileri de reddetti Allah' ı tanrı olarak. Nihayetinde dünyaya geldik kendimizin seçmediğini iddia ettiğimiz bir din ile. Hal bu ki, bahsettiğim gibi, bu dini biz kendimiz, kendi aklımızla, hür irademizle seçtik.
    Muhtemelen bu anlattığımın nasıl gerçek olabileceğini soracaksınız. Cevabım şudur; sevgiliniz, eşiniz, anneniz, babanız, çok sevdiğiniz bir insan size bir şey söylese inanmaz mıydınız? Bence inanırdınız.
    Allah bu bahsettiğim olayları Kur'an'da ve peygamber efendimizin hadisleri ve hatta diğer peygamberlerin anlatmaları yoluyla bizlere iletiyor. Biz de, sahip olduğumuz her şeyden daha çok sevdiğimiz başta Allah'a, sonra da Kur'an a, Peygamber Efendimiz'e ve diğer peygamberlerin sözlerine inanıyoruz, çünkü onlara olan sevgimiz, inancımız, imanımız herhangi bir karşılık beklemeden onlara inanmayı, sevmeyi gerektiriyor.
    Allah Kitabı'nda "Ben sizleri farklı farklı yarattım, bir araya gelip kaynaşasınız diye..." diyor. Şu an sahip olduğumuz beden, mal varlığımız, ailelerimiz bile herkeste aynı oranda yok. Ten rengimiz, konuştuğumuz dil bambaşka... Allah aynı zamanda şunu da diyor; "Malı - mülkü istediğime, bilimi ise isteyene veririm." Sanmayın ki bize bahşedilmiş olan her şey; akıl ve varlık da dâhil olmak üzere, bize bir ödüldür. Sahip olduğumuz her şey, bizim için ancak, Dünya denilen bu sınıf ortamındaki sınav sorularından başka bir şey değildir. Bunu daha ii anlamak için isterseniz Müslüman ve gayrimüslim ülkelerin durumlarına bakın. Aç ailelere bakın, onlar size "Hamdolsun, Allah'ımıza bin şükür. Bize yemek içmek, mal - mülk lazım değil; Allah sevgisini yüreklerimizden, bilincini aklımızdan esirgemesin, yeter!" derler.
    Çünkü bilirler ki Allah onlara Kitabı’nda "Nimeti sizin için yeryüzüne dağıttım, gidin ve ondan arayın, nasiplenin." demektedir. İnsan bunu kendisi yapmıyorsa, Allah'ı suçlamak mantık dışıdır.
    Allah isteseydi hepimizi kendine inanan kullar olarak yaratırdı, Allah isteseydi şöyle yapardı, Allah isteseydi bizlere şunu verirdi, bunu verirdi gibi (kusura bakmayın ama saçma) şeyler söylemeyi de bir kenara bırakın ve şunu aklınızdan çıkarmayın; Dünya bir sınav yeri ve siz bu sınavda size verilenlerle, başınıza gelen iyi ya da kötü olaylarla Allah'a olan kulluğunuz bakımından sınanıyorsunuz. O'na kul olmayı ya da olmamayı biz seçmedik diyemezsiniz çünkü Allah kullarına irade ve akıl da verdi ki O'nu keşfedesiniz.
    Lütfen kendi küçücük irademizle Allah'ın büyüklüğünü de kıyaslama hatasına düşmeyelim. Dünya sizlerin Legolarıyla, oyuncaklarıyla kurduğu çiftlikler ya da şehirler değil. =)
    Emin olun ki eğer sizler tanrı olsaydınız, küçücük iradenizle yarattığınız canlılara zorla ibadet ettirir onlara acı çektirirdiniz.

    Allah'ın isimlerinden birisi Rahman bir başkası da Rahim'dir.
    Rahman: İyilere de, kötülere de rahmet eden. Yani yarattıklarının hepsine merhamet eden manasındadır.

    Rahim: ise ahirette yalnız müminlere merhamet edendir. "Allah mü’minlere karşı çok merhametlidir" buyurur. (Ahzap 43)

    Konuyu çok dağıttım, ama umarım anlaşılır olmuştur yazdıklarım.

    Son olarak, sizlere Peygamber Efendimiz'in bir nasihatini bildirip toparlayayım.
    Peygamber Efendimiz diyor ki;
    "İman etmedikçe cennete giremezsiniz,
    birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız."

    Ben sizleri seviyorum ve sizler için dua edeceğim; Rabb'imin sizlere vermiş olduğu bu
    güzel akılla sizlere doğru yolu buldurtması için...

    Son olarak sizlere tavsiyem, eğer zerre kadar
    cesaretiniz varsa ilk önce Kur'an'ın Türkçe tercümesini,
    sonra da Kur'an'ın mealini okuyun lütfen...

    Sevgiler, saygılar...

    YanıtlaSil
  8. Adam tükettiğimiz birçok sebze meyvenin yabani öncüllerinden yapay seçilimle üretildiğini Allahın bunları direk olarak yaratmadığını bilimsel kanıtlarla gösteriyor. Hala daha Allahın rahmetinden bahseden ayetlerle savunmaya geçiyorsunuz. Birazcık gerçekleri görseniz ne inancınıza ne de dininize en ufak bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  9. tesadüfler... koca kainat bir tesadüften mi ibaret?Bu yazıyı yazan kişi eğer tesadüfen(!) gözlerin ensende olsaydı,bu yazıyı yazabilir miydin? ya azı dişlerin önde, koparma dişlerin arkada olsaydı, o sözde kendi yarattığın nimetleri yemek ne büyük bir zulüm olurdu sana? sen şu kainatta bir noktasın. ama yine de müthiş bir düzen ve intizam ürünüsün... ispatını istiyorsan dön aynaya kendine bir bak... senin çok güvendiğin aklın ve ilmin ALLAH(c.c)ın ilmi yanında okyanusta bir su damlası bile değildir...

    YanıtlaSil
  10. ozonu bilip de iyonosferi sallamayan 'bilim islam kaynaklarından çok faydalanıyor' cular çıksa da iki göbek atsalar dinlerin çaresizliği karşısında.

    YanıtlaSil
  11. Peygamberimiz S.A.V. bile gelip burda bu kişiyi ikna edemez Allahın varlığına, BU kişi ancak öldüğünde (Yani tüm perdeler kalktığında) görebilecek tüm gerçekleri, tıpkı bizler gibi. Allah resulune sen sadece tebliğ et demiştir. Ve sizde tebliği aldınız ama uymuyorsunuz. Yok biz almayalım kepek yapıyor diyorsunuz. Oluşan bu kepekler size o inanmadığınız ahirette şeytanın yanında birinci sınıf bir bilet kazandırıyor.

    Sizin kulaklarınıza ağırlıklar konuldu Allah tarafından, gözlerinize perde konuldu. Siz ne yaparsanız Allahı bileceğiniz an sadece cehennemin dibinde olacaktır. Hem neyin peşindesiniz anlamıyorum. Neden bir insan yanarken yanında başkasını görmek ister anlamıyorum. Sizin dininiz size bizim ki de bize.

    Bizi çok düşünüyorsanız bizim için dua edin diyecem ama dua edecek bir Rabbiniz bile yok. Sizin için gerçekten acıyorum. Aslında siz bizden çok daha fazla inanıyorsunuz Allaha ... Yalnız kaldığınızda, sabah kalkıp aynaya baktığınızda gözlerinizdeki o korkuyu her gün görmekten o kadar bunalmışsınız ki, bu ancak küfür ile bastırılabilmektedir.

    İnanın denecek bir şey yok size, boşe nefes tüketilmemesi gereken bir guruhsunuz.

    YanıtlaSil
  12. Bu arada, yukarıdaki ortalama ömür beklentisi grafiği gerçeği yansıtmıyor. Gerçek hakkında bir fikir de vermiyor tam tersine gerçeği çarpıtıyor! Aşağıda linkini verdiğim makale açıkça gösteriyor!

    http://en.wikipedia.org/wiki/Life_expectancy

    NOT: Kullandığı görsele

    "Bu resme amatörce eklenen Kur'an gibi İslam da hayatımıza hile ile ve zor kullanarak sonradan eklenmiştir."

    gibi absürt bir yorum getiren bir insan, nasıl oluyor da karşı taraftan bilimsel kanıt bekliyor, anlamıyorum!

    Bir sonraki görselinde büyük ihtimalle

    "...29'la 11'i toplayın, 40! Ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin 40. yıl dönümü..."

    tarzı bir yorum kullanırsın bu kafayla...

    YanıtlaSil
  13. şu tanrı varmı yokmu tartışmasına inananların evrendeki uyumu söylemeleri ne saçmadır ,doğada herşey bir dengedir(sadece beyin dağılımında dengeyi bulamıyoruz,oda görüldüğü üzere sorunları doğuruyor),yok efendim allah yarattı;gözün ensende olsa bu yazıyı yazamazdın gözü ensensinde olalarda doğuyor,iki kafalılarda, beş kollularda, bunların suçu ne? doğmadan günahkarlarmı??,senin allahın kafası iyikenmi yarattı bunları..

    YanıtlaSil
  14. Tanrı olsaydı boyle saçmalıklar olurmuydu acaba? diye sorası geliyor insanın..
    Okuyunuz:
    Yayınevinin sahibi, ”basılmamış bir kitapla ilgili geliyorlar” diyor. Arama sırasında polislerin, ‘kitabın kopyasını almak üzere Savcı Zekeriya Öz’ün emriyle geldiklerini’ söyledikleri aktarıldı. Polisler, kitabın kopyasını alıyor, elektronik dokümanı da imha ediyorlar. Polisin böyle bir yetkisi yok. Anayasa suçu işliyorlar. Savcı Öz’ün, kitapla ilgili bir kanısı varmış ona istinaden gelmişler. Kanısı olması bile yetiyor. Yayınlanacak ‘İmamın Ordusu’ adlı kitaptan korkuyorlar. Yayınevine girenler, devletin İçişleri Bakanlığına bağlı polisler mi, yoksa imamın orduları mı?”

    Yayınevine giren polisler hakkında soruşturma açılmasını isteyen Anadol, ”Aksi halde yayınevine devletin polislerinin girdiğine ikna edemez. Onlar polis değil, imamın ordularıdır” diye konuştu.
    Kaynak: imamın ordusu kitabı indir http://www.mahzeni.com/imamin-ordusu-kitabi

    YanıtlaSil
  15. bengihan seni tebrik ederim bende ateizmin ateşli savunucusuyum ve teistleride bu ateşle yakma taraftarıyım!şimdi eğitim diyeceksin,25 yaşından sonra insanın düşünceleri oturup safı netleşiyor,,,yani insanları ergenlikleri bitmeden kurtarmamız gerekli

    YanıtlaSil
  16. Yorumlar çok fazlaydı Noname'e kadar okudum. Dünya'yı insan yaşamı için düzenleyen ilahi güç Mars, Jüpiter, VY Canis Majoris ... ve daha milyarlarca gezegeni süs olsun diye mi yaratmış ?

    Ayrıca Dünya da insan için neyi düzenlediği de ayrı bir merak konusu. Patlayan volkanlar, seller, depremler, yıldırmlar, kasırgalar, küresel ısınmadan kaynaklı problemler, çölleşen topraklar, Güneş patlamalarının zararları ...

    YanıtlaSil
  17. tanrı olaydı şöyle olurdu tanrı olaydı böyle olurdu olsaydı adalet olurdu ama adalet eşitlik hak getire eee o zaman tanrı yok.tanrı olaydı sadece dünyayı yaraturdı diğer milyarlarca galaksi sistemlerni yaratmazdı güneşi bile yaratmazdı fazlası gereksiz aksesuar olurdu eee o zaman tanrı yok.bilimden önce mantık arkadaşlar bush gibi bir orospu çocuğununda olmaması lazımdı ama var ayrıca böyle düşünenler tanrılığı bir meslek felan sanıyorlar herhal ''böyle tanrı olmaz'' bunun bir standardı mı var ki

    YanıtlaSil