12 Ekim 2011 Çarşamba

Şıracının Şahidi Bozacı

İnsanlar, fal, burçlar, horoskop, astroloji vs. bir ton saçmalığa inanıyorlar; bu konularda kitaplar var, gazetelerin dergilerin köşeleri var, televizyonda programlar var. Bir gün konu açıldı, kuzenime "Niye inanıyorsunuz bu saçmalıklara?" diye sordum. "Öyle deme abi, burçlar Kuran'da geçer, hem peygamber efendimiz şöyle demiş..." diye başladı. Şıracının şahidi bozacı! Bir saçmalığı başka bir saçmalığa dayanarak ispatlama çabası.

Bir gün kitap fuarı mı ne varmış, bizim arkadaş da gidip bir kitap almış; neymiş... "Rüya Tabirleri" Tam bir saçmalık... "Niye para veriyorsunuz bunlara, neden bu delisaçması şeylere prim yaptırıyorsunuz" diye kızdım. Bizim eleman "Hz. Yusuf... rüya tabiri... Kuran'da geçer..." diye başladı lafa... Rüya tabiri gibi bir saçmalığa inanmam için gösterilen delil bronz çağından kalma semitik mitler... Bozacı yine tanık kürsüsünde!

Internet'te oldukça yaygın bir fotomontaj var; dev bir iskelet ve yanında kazı yapan insanlar. Bu fotomontaj Internet'te Hz. Adem'in iskeletiymiş, dinozorlar zamanından kalma dev insan ırkıymış, Ad kavmiymiş vs. diye tartışıldı durdu. İnsanların bu saçmalığa kolayca inanmalarının nedeni yine dini inanışları...  Hz. Adem hikayesi, Kuran'da Fussilet Suresi 15. ayette geçen Ad Kavmi vs. uydurmalar... O fotomontajın Worth1000 sitesinde yapılan bir yarışmaya gönderilen bir çalışma olduğu açıklandı, montajda kullanılan resmin Cornell Üniversitesi kaynaklı orjinali yayınlandı; insanları bunları gördükleri halde dev iskelete inanmaya hala devam ettiler. Çünkü benliklerine işlemiş dini inançları hayatın gerçeklerinden daha "gerçekti".

Dindarların UFO iddiaları karşısında tutumları da başka bir örnek. UFO'ların gerçek olduğuna ama uzaylı değil "cin" olduklarına inanan bir sürü müslüman tanıyorum. Dünya yüzeyinin ve hava sahasının hemen hemen tümü her an radar taraması altındadır. Savunma amacıyla gökyüzünü tarayan askeri radarlar vardır, ayrıca çok küçük olanlar hariç tüm ticari ve askeri uçaklarda radar bulunur ve günün her anı on binlerce uçak radarları açık şekilde seyir halindedirler. Ayrıca tonla uydumuz var... Bunlar da her an Dünya'yı taramaktalar. Bu radar ve gözlem araçlarından hiç biri UFO tespit etmiş değil. Ama tespite gerek yok; dindar insan bu UFO'ların aslında kuran'da hadis'te geçen cinler olduğunu bilir! 

Benzer bir durumu şifalı su konusunda yaşadım. Bir akrabamıza kola şişesi içinde "şifalı su" getirmiş birileri... Köyün birinden çıkan kaynak suyuymuş, köyle çok muhterem bir hoca efendi varmış, bu suyu içen şöyle şifa bulurmuş, ne hastalar içmiş de iyileşmişmiş vs. vs. Kızdım tabi ben... Yalan bunlar, inanmayın dedim... Ama sevgili akrabalarım şifalı su diye bir şey olabileceğini söyleyip "zemzem" suyunu hatırlattılar. Allah'ın çeşit çeşit hastalık yarattığını ama bunların da devasını çeşitli yollarla verdiğini, böyle şifalı suların da bu devalardan olduğunu söylediler. Yine bir saçmalık ve yine bir saçma dayanak!

Üniversitede okurken ev arkadaşımın kız arkadaşı ablasına yapılan büyüden bahsediyordu. Ben de "Büyü değildir o, hastaneye gidin, psikiyatriste danışın" diyecek oldum. "Ablam deli değil benim" diye başladı kız...  Sonra laf "peygamber efedimize yapılan büyü, kuranda geçen büyü bahsi, cinler vs. vs." diye devam etti. Zaten bu büyü olayına ne zaman itiraz etsem "Peygamber efendimize de büyü yapmışlar..." diye lafa başlar müslümanlar... İslam'a göre büyü insanlara imtihan amacıyla verilmiş, Harut ve Marut isimli iki melek Babil'e inmiş, insanlara büyü ilmini öğretmişler, Allah insanları büyüyü kötülük için kullanıp kullanmayacakları konusunda test etmek istemiş. Yani büyü diye bir şey var ama haram. Büyü saçmalığına inanmak için önce Allah saçmalığına inanacaksın, sonra onun peygamber gönderdiği, peygamberlere kitap gönderdiği saçmalığına inanacaksın, sonra o kitaplardan Arap menşeli olanına inanacaksın, o kitaptan geçen meleklerin martavalına ve gelip insanlara büyü öğretmelerine inanacaksın... İnsan beynini saçmalığa açınca büyüye felan inanması da zor olmuyor...

Bunlar gibi daha pek çok saçmalığa inanmak dindar olmaktan geçer. Dine inanmak için mantığınızı ve algılarınızı fiziksel dünyanın katı gerçekliğine kapatmanız ve bir hayal dünyasına dalmanız gerek... O hayal dünyasında yaşamaya devam ettiğiniz sürece her türlü saçmalık size normal gelecek, tıpkı film izlerlerken mantık hatalarını, gerçekdışılığı, fizik kurallarına aykırılığı gözardı edip konuya odaklandığımız gibi dindar kişi de dinin saçmalıklarını olduğu gibi kabul edip düşünce yapısını buna göre şekillendirecektir. Aklı başında bir insan film izlerken izlediği şeyin film olduğunu, kurgu olduğunu bilir, gerçek hayatta olması imkansız şeyleri hayal dünyasına açılan bir pencereden izler. Dindar ise dindeki kurgunun farkında değildir, bir pencereden hayal dünyasına baktığının farkında değildir, hayal dünyasını gerçek sanır, her türlü mantıksızlığı o mantıksızlıktan daha uçuk olan bir üst düzey mantıksızlıkla açıklar. Mantıksızlık silsilesinin en sonunda en büyük mantıksızlık olan tanrı kavramı vardır.

Dindarın inandığı şeye inanabilmesi için aklını, mantığını fiziksel dünyanın gerçeklerine kapatması gerekir. Ay'da ezan sesi duyup müslüman olan astronot hikayesine inanan dindara "Ay'da sesi iletecek atmosfer yok" dediğinizde maneviyattan, ilahi kudretten vs. bahseder. Onun için fizik kuralları değil dinini doğrulayacak saçmalıklar tatmin edicidir. Dindar için bir şeyi makul kılan unsur o şeyin gerçeklikle olan ilişkisi değil dini dayanağı olup olmadığıdır.

Lisede çok yakın bir arkadaşım nurculara takılmaya başladıktan bir süre sonra bazı ileri düzey abilerin hiç bilmedikleri, daha önce bulunmadıkları bir mekanda namaza durmadan önce gözlerini kapayıp kıble yönünü bulabildiklerini anlatmıştı. Ayrıca Said Nursi'nin mezarının yerinin bilinmediğini ancak cemaatten bazı ilim sahibi abilerin rüyalarında mezarın yerini görebildiklerini ve yolla mezarın yerini bildiklerini ancak sır olarak sakladıklarını anlattı. Mezarın yeri bilinirse türbe gibi olurmuş, o yüzden saklı tutulması gerekmiş. Ayrıca bu abiler ebced hesabı ile önemli olayların tarihlerini felan hesaplayabiliyorlarmış. Bu saçma şeylere inanmak için insanın aklını çöpe atması gerek... Atan da az değil...

Tabi bu saçmalıklar İslam ile sınırlı değil; hristiyanlık, musevilik, hinduizm vs. saçmalıklar ile dolu. Din, her türden saçma inancın içinde gelişebileceği verimli bir ortam sağlar. Hangi dinden olursa olsun dindarlar inandıkları dine inanabilmek için akıl ve mantıklarını devredışı bırakmak zorundadırlar, akıl ve mantıklarını devre dışı bıraktıkları için de için her tür saçmalığa inanabilir hale gelirler.

İnsanlığın dinlerden ve her türlü saçma inançtan bir an önce kurtulması gereklidir.

Saygılar,
Bilgehan Bengi


Not:
Dev İskelet
http://ebrar.wordpress.com/2006/12/23/ad-kavmi/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder